BASIN BÜLTENİ - Füg

» 3D SERGI TURU



16/12/2021 - 12/02/2022


Zilberman-İstanbul Başak Bugay’ın kişisel sergisi “füg”ü sunmaktan mutluluk duyar. Bugay’ın Zilberman’daki ilk kişisel sergisi olan “füg” 16 Aralık 2021-12 Şubat 2022 tarihleri arasında Mısır Apartmanı’nın üçüncü katında yer alan ana galeri mekanında görülebilir.

“Füg”, ismini Latince “uçmak” anlamına gelen “fuga”dan türemiş “füg” sözcüğünün psikolojideki karşılığından alır. Sanatçı Başak Bugay’ın ilham aldığı “disosiyatif füg” olgusu bir tür bellek kaybı olan amnezinin izlerini taşır ve kişinin benliğinden ayrılmasını ya da “uçup gitmesini” ifade eder. Sergide yer alan karışık teknik heykeller ve mürekkep desenler, gerçek sanılan rüyalar gibi arafta, kendi iç dünyalarında asılı kalmış figürleri sahneler. Galeri mekânı zamansız, bilinçdışı, rüya-gerçek aralığında, içeriyi dışarıdan koruyan alanlarla ziyaretçileri karşılar.

Başak Bugay’ın sanatsal pratiğini besleyen temel alanlardan biri psikolojidir ve bu sergide odaklandığı füg kavramı sanatçı için birey ve toplumdaki şiddet ve zorbalık eğilimlerini anlamak için kritik önem taşır. Serginin merkezindeki bu olgu kişinin geçmişinde deneyimlediğine benzer bir çaresizlikle tetiklendiğinde benliğinden ve gerçeklikten kaçışını belirtir. Sanatçı, bu gerçeklikten firar etme anlarını kendini yalıtmış heykellerle görünür kılar. Kendine zihinsel bir alan yaratma davranışını sadece kişisel değil, toplumsal bir patoloji olarak nitelendirir.

Kumaş, terrakota ve seramikten oluşan Yokuş bulunduğu eğimli zemine ve sırtındaki yüke rağmen ayakları yere değmeyen bir figürü gösterir. Bulunduğu zeminin yokuşlu yapısında bocalayan birey yüklendikleriyle birlikte gerçeklikten kopar ve havada asılı kalır. Karartma isimli heykel kaçışın bir belgesi niteliğindedir. Görünmez düşmandan korunmak için saklanan gövdenin taşıyıcıları olan ayaklar sahnededir. Saat Yirmi akşam haberlerine denk düşen televizyon anonsuna atıfta bulunur. Bulunduğu toplumdaki kat kat birikmiş gerilimlerin altında kalmış kişi yemek sofrasından kendini soyutlar ve ruhen uzaklaşır. Uçan Balon bir başa çıkma mekanizması ve gevşeme tekniği olarak, yönetilemez sorunları hapsetme ve sağaltma çabasıyla zihnin bir balon gibi uçup gitmesine izin verir. Dokunulma korkusu anlamına gelen Afenfosfobi eseri ataerkiyi görünmez iplerle bir ağaç gibi dik tutan kadın imgesine işaret eder. Sanatçı dokunulmaz terakota bir anıta dönüştürülmüş bu dişil figürün canlılığından koparılıp etkisizleştirilmesini tenkit eder. Zemine tutunamasa da duruşunu bozmayan heykel Ne Gülüyorsun? mağduriyete kafa tutarken kırılganlığı açık eder. İnatçı ve mağrur Ben Henüz Ölmedim sergi alanında mobil bir heykel olarak harekete hazır durur. Eski Şehir Anadolu'nun coğrafi yapısı, hafızası, travmaları ve “taş üstünde taş bırakılmamış” peyzajını çukurları andıran bir formda yerleştirir. Kağıt üzerine mürekkepli kalemle incelikle işlenmiş desenler Zincir, Saat ve Bitince Gelecek serisi mütemadiyen bir ilişkilenme çabasında olmasına rağmen birbirinden kopuk oluşu sebebiyle bir türlü bütünleşemeyen bir topoğrafik yüzeyi ve/veya toplumu betimler.


Başak Bugay çalışmalarında özneye ait ruhsal yapılanmaların, kolektif bilinçdışıyla ilişkisini temsil etmenin yollarını araştırır. Geniş malzeme kullanımını ironik bir anlatım ile birleştirerek çocukluk travmaları, inkar ve savunma mekanizmaları, uyku / ölüm gibi konuları çalışmalarında ön plana çıkarır. Malzeme ve süreçle organik olarak gelişen çalışmalarına “oyun” olarak bakan Bugay, üretim sürecini kumaş, elyaf, sıva, terakota gibi malzemelerle çalışarak oluşturur. Dış dünyaya kapalı, soyutlanmış, kendini hapsetmiş ve kendi mahremiyeti içinde izleyiciyle doğrudan ilişki kurmayan figürleri, sert ve kimliksiz gözükmelerine rağmen bir yandan huzurlu ve tanıdıktırlar. Bugay, mahremiyet barındıran mekanlarda hapsolmuş saklı öğelerin keşfedilmesini, figürlerin mahremiyetlerinin ihlal edilmesini ve tekinsiz, örtük öykülerin tamamlanmasını izleyiciye bırakır. Çalışmalarındaki mekanlar ve figürler güvenli ve sıcak olduğu kadar saldırı ihtimalini de içlerinde bulundururlar.


Başak Bugay (1979, İstanbul, Türkiye), İstanbul’da yaşamakta ve çalışmaktadır. 2002 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Resim Bölümü’nden mezun olan Bugay, aynı üniversitede 2006 yılında yüksek lisans eğitimini, 2019 yılında Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Bölümü Sanatta Yeterlik programını tamamladı. Son kişisel sergileri arasında: Füg (Zilberman İstanbul, Türkiye, 2021), Saklanmak Keyiftir, (Milli Reasürans Sanat Galerisi, İstanbul, Türkiye, 2018), Bebe (Stüdyo sergisi, İstanbul, Türkiye, 2015); katıldığı karma sergiler arasında ise: Karşı Pencere (küratör: Melike Bayık, KOLİ Art Space, İstanbul, Türkiye, 2021); Dancing Into One, (Yuvakimyon Rum Kız Lisesi, İstanbul, Türkiye, 2019); Büyük Resim (DEPO, İstanbul, Türkiye, 2018); Otelde Bir Gün (Zilberman Gallery, İstanbul, Türkiye, 2018); Hayvan (Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi, İstanbul, Türkiye, 2012); Figüratif (Alan İstanbul, İstanbul, Türkiye, 2010) ve Diyarbakır Hapishanesi Ne Yana Düşer (Karşı Sanat, İstanbul, Türkiye, 2011) bulunur.

Sergi ile daha fazla bilgi için Naz Kocadere ile iletişime geçebilirsiniz: naz@zilbermangallery.com



Sanatçı Sayfaları
  - Başak Bugay