Ne Dedin Ne?
14/01/2015 - 07/03/2015
Ne Dedin Ne? sergisi çeşitli sanatsal duruşları biraraya getirerek küresel kapitalizmin farklı ülkelerde “topluluk” ve “ait olma” ile ilgili koşulları nasıl farklı etkilediği sorunsalını inceliyor. En basit haliyle bile serginin ismi süje olma ve süje pozisyonlarının etrafında istisnacılık, dahil etme, dışarıda bırakma, katılım ve birçok temsiliyet biçimiyle ilgili sonsuz soruları gündeme getiriyor. Kişisel çıkarların hafızasıyla birlikte başarısız olmuş olan tarih, enternasyonalizm şemsiyesi altında tarihi temsiliyete neden olurken ‘dünya insanlığı’na ait olunan çok kültürlü imajı tamamlayarak aslında eski süreçleri saklamaktadır. Sanat pratiği ve sanatsal olasılıkları ifade etme potansiyeline gelince, ait olma nosyonu çokkatmanlı bir terim olarak kültürel alanların çoğulluğunun ötesine gider; bazen özgül bazen de bireysel durum çalışması aracılığıyla ifadesini bulur. Ne Dedin Ne? sergisi çeşitli sanatsal duruşları önemli tarihi ve toplumsal çerçeveleri arka planına alarak biraraya getiriyor. Bu işler, günümüzde süje pozisyonlarını ait olmanın sağladığı olanaklardan hem ayıran hem biraraya getiren, güya globalleşmiş bir dünyada bireylerin istisnacılık statüsünü talep etmelerinin gerekliliğine şahitlik ediyor.
Santiago Sierra’nın sanki bir protesto sanatı gibi olan 1000 Black Posters (1000 Siyah Afiş) adlı işi, sergi mekanı dışÄ±nda konumlandırılmıştır; İstanbul sokaklarında Beyoğlu’ndan Galata’ya, Cihangir’den TarlabaşÄ±’na reklamların siyah ile kapatılması, geçmişteki aktivizm kanıtlarıyla ilişkilenir ve kamusal alanın ne kadar bizim kullanımımızda olduğunu eleştirel bir şekilde minimal jestler üzerinden inceler.
Nada Prlja’nın The Rights (Haklar) adlı video işi, Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlükleri Koruma Anlaşması’nı okuyan çocukların kaydı. İnsan hakları ve özgürlükleri hiç korunmuyormuş gibi konumlanan durum, sorumluluğun kamusal kurallarının sınırlarını belirleyen kültürel varsayımları hatırlatan bir hareket. Öte yandan VALIE EXPORT, sadece rutin davranışlardan oluşan kamusal alandaki anonim ve sıkıcı atmosfer ile kendini ilişkilendirir ve gündelik hayattaki tipik kalıpları ironik bir şekilde kırmaya çalışÄ±rken karşÄ±-temsili, Body Politics (Beden Politikaları) işinin yarattığı sosyal alandaki temsilcilerinin yanısıra konumlandırır.
Heba Y. Amin’in Speak2Tweet adlı projesi, devrimin iç sesinin özgün anlatımlarını ön plana çıkartırken bu anlatımları fiziksel mekanla bağlayarak inceler. Speak2Tweet hem bir araştırma projesi hem de Mubarak rejiminin 11 Şubat 2011’deki düşüşünden evvel Steap2Tweet’i kullanarak yapılmış deneysel filmlerin büyümekte olan bir arşivini oluşturuyor. Amin bu filmleri, yozlaşmış diktatörlüğün uzun süreli etkilerini temsil eden terk edilmiş yapılarla yan yana gösteriyor.
Uriel Orlow da farklı bir yönden resmi tarih anlatımlarından neredeyse kaybolmuş, olağanüstü bir olaya yoğunlaşÄ±r. The Short and the Long of It (Uzunu - Kısası) adlı multimedya yerleştirmesinde ondört uluslararası yük gemisinin Süveyş Kanalı’ndan 5 Haziran 1967’de geçememesini konu alıyor. İsrail ve Mısır, Ürdün, Suriye arasında çıkan savaşa yakalanan gemiler, ancak 1975 Haziran’ında, kanalı tekrar açıldığında terk edebildiler. Süveyş Kanalı’nın ortasındaki Büyük Göl’de kalmak zorunda kalan geminin mürettebatının demir perdenin iki tarafındaki Soğuk Savaş siyasi bağlılıkları eriyerek hep birlikte hayatta kalabilmek için toplu hareket etmelerine ve sosyal bir sistem kurmalarına yol açtı.
» BUNLARI DA GÖRÜN
Sanatçı Sayfaları
- Heba Y. Amin
- Nada Prlja
- Santiago Sierra
- Uriel Orlow
- VALIE EXPORT